İkili İlişki Dinamikleri

Kadın ve erkeğin biyolojik yapıları birbirinden tümüyle farklı aslında. Kadın beyni üzerine yapılan araştırmalar (Amen, 2024), kadınların ön beyin bölgesinin (plan yapma, mantık yürütme, problem çözme, yargılama) ve duygusal beyin (limbik sistem) bölgelerinin erkeklere göre çok daha aktif olduğunu göstermektedir.
İkili ilişkilerde ise kadın her cinsel birleşmede bağlılık hormonu olan oksitosin salgılarken, erkekler ancak sevdikleri bir kadınla birlikte oldukları takdirde oksitosin salgılamaktadırlar. Cinsel birleşmelerde baş aktör erkeklerde testosterondur. Testosteron erkeklerde kadınlara oranla 10 kata kadar fazla salgılanmaktadır. Testosteron hormonu cinsel dürtü ve sperm üretimi kadar sosyal ortamlarda statü sahibi olma isteği ve rekabet dürtüsüyle ilişkili olduğu ispatlanmıştır. Yapılan bir araştırmada bir matematik yarışması öncesi sadece erkeklere testosteron verilerek davranışları gözlemlenmiştir. Araştırmada, testosteron verilen erkeklerdeki rekabet davranışı ve rakip seçimleri baz kortizol (stres hormonu) sevilerine göre farklılık göstermiştir. Baz kortizolü düşük olan erkekler statü arayışına girerken, kortizol seviyesi yüksek olan erkekler statülerini kaybetmemek adına rakip seçimlerini yapmıştır. Yani, Baz kortizol seviyesi düşük olan erkeklere dışardan testosteron verildiğinde cinsiyet olarak erkek ve yüksek statüdeki kişilerle daha çok rekabete etmeye çalıştığı, baz kortizol seviyeleri yüksek olanlara ekstra testosteron verildiğinde ise daha çok kadınlarla ve daha düşük statüdeki kişileri rakip olarak seçtikleri gözlemlenmiştir (Knight, Morales, & others, 2022).

Yani erkeklerin seçimleri ve kararları daha çok rekabet ve statü arayışı yani ‘güç’ arayışı olarak adlandırabileceğimiz bir içsel güdü mevcuttur.

Kadınlarda ise sevgi ve bağlılık hormonu olan oksitosinin erkeklere oranla daha yüksek seviyede kanda bulunduğu ispatlanmıştır (Marazzitti, Baroni, & Mucci, 2019). Oksitosin kadınlarda bebeğe bağlanmada, sosyal ilişkilerde önemli yapıcı bir görevi vardır. İşin ilgin yanı bu iki nöropeptid de sanki cinsiyet ayrımı yapmakta. Yani oksitosin kadınlarda takdir etme, yapıcı güzel ilişkiler kurma bağlanma davranışını pekiştirirken, erkelere dışardan ekstra oksitosin verildiğinde negatif sosyal yargılama, rakip olarak görme ve bencillik etkisi yapmıştır (Gao, Benjamin, & Luo, 2016). Bağlanan ve seven erkeklerde antisosyal olma, veya koruma içgüdüleri oluşması için olabilir mi?

Kadınların ‘alıcı’ erkeklerin ‘verici’ olma psikolojik modeli

Kadındaki oksitosin hormonu daha çok doğada besleme, bakım, büyütme gibi içgüdüsel yönelimleri belirlerken doğadan ve karşı cinsten gelebilecek destek ve yardıma ihtiyaç duyarlar. Kendisine verilen koşulları ‘kabul etme’, yetinme ve onları dönüştürme yetenekleri erkekten aldığı ‘sperm’ i bir canlı haline getirebilme ile rahimlerinde başlar. Kadın alıcı olabilmek ve gerekli bakımı yapabilmek için kendini güvende hissetme ihtiyacı vardır. En önemli gereksinimi ‘değer’ verilme ve yaptıkları daha soyut hizmetin kıymetinin bilinmesidir. Kendini güvende hissetmeyen kadın bu yetilerini kapatabilir.

Erkeğin ise en içsel dünyasında ‘yok’dan var edebilme, bir canlı dünyaya getirme süreci olmadığı için ve bu yetersizlik duygusunun üstesinden gelebilmek için ‘var’ olmaya ihtiyacı vardır. Var olmak içsel bir süreç ile var etmek olamadığı için maddesel dünyada üretmek ve gücüyle çalışarak maddesel olarak ‘vermek’ üzerine bir duygusal ihtiyaç içerisindedir. Bunun için de dünyaya veya kadına verdikleriyle övgü, takdir beklemektedir. Ödül sistemi yani dopaminerjik yollar bu süreçte temel motivasyonu sağlar.

Ezoterik Bilgilerde Dişi ve Eril

Dişi enerji her zaman duygusal yönleriyle ön plandadır ve dişi duyguyu temsil eder. Eril enerji düşünceyi temsil eder.
İlahi dişi enerjisi akıcıdır ve sınırları yoktur. Alıcı konumdadır. Rahim ile temsil edilir. İlahi dişi birleştirici ve yaratıcı enerjisini ancak ‘durağan’ duruma gelerek en yüksek noktaya taşıyabilir. Empati ile duyguları hissedebilme, şevkat ve merhamet ile şifa verebilme niteliklerine sahiptir.

İlahi erkek Rahman sıfatıyla özdeştirilir. Disiplinli, sorumluluk sahibi olma ve üreten olma başlıca özelliğidir. Eğer üreten, yapan olamazsa yaralanır. Liderlik etme, dişiyi koruma gibi görevlerini yerine getiremez. Yetersizlik hissi en büyük yarasıdır. Başarısız olma ve utanç duyma durumlarında savunma mekanizması olarak ‘kendi kendine hayranlık’ duygu durumunu çalıştırabilir. ‘Tanrı beni sevmiyor hatamdan dolayı başarısız oldum’ psikolojisi ilk dürtü ilk duygu olarak belirir. (Hz. Adem’in cennetten dünyaya indirilişi) (Meyer, Bilal, Faisal, & Khan, 2019). Bu utanç duygusuyla hoşgörüsünü kaybederek, kendi içindeki utanç duygusunu karşısındakilere yansıtarak suçlama, küçük görme, yetersiz görme davranışları geliştirebilir. Özelikle dişi enerjiden yani hoşgörüden kopma ve bağlantısızlık deneyimi yaşamaya başlar. Yarış haline girme bu derin yaranın üstünü örtmek için geliştirilebilen yoksunluk hissini örtmek için olabilir. Ayrıca biçimsiz ve bilinmeyenden korku ile bazı biçimlere, kalıplara bağlanma ihtiyacı ve alışkanlıklar geliştirilebilir. Bu kalıpları ihlal edenlere de ‘öfke’ duyulabilir.

Rahman arayış rahim sonuçlanmadır.

İlahi dişi birlikte olduğu erkeğin ürettiği veya hayat amacına ilahi sezgileriyle ilham alarak destek olurken ilahi eril dişinin bu fikirlerine değer verme, uygulama ve dişiyi korumakla görevlidir. Dişi duygusal sınırlarını çizmekte zorlandığı için ancak güvende olduğu zaman gerçek ‘alıcı’ dişi enerjisini ile sezgilerini açabilir. Bunun için korunması ve erilin liderliğine güvenmesi gereklidir.

Yaralı dişi ‘değersizlik’ duygusuyla özdeşleşir. Aşırı vericilik, aşırı merhamet, değerli görülmek için oluşturulabilen savunma mekanizmalarıdır. Erilin koruması olmaması durumlarda güven kaybı ile korumacı, ve verileni kabul edememe gibi davranışları da geliştirebilir. Aşırı duygusal dişi daha eleştirisel, yargılayıcı olabilir. İçsel sezgilerini ve hissetme yetisini güvende olmadığı için kapatabilir. Buda dişide bedeniyle olan hissetme bağlantısında kopmalara ve ilahi sezgi ile ayrılığa neden olur. Çünkü duyguların kaynağı olan ‘his’ beden hissiyatları ile başlar. Bedeninden kopmuş bir dişi bilinçaltı ve sezgisellerinden kopmuş demektir (Barrrett, 2020)

Kadın ve Erkek ayrılık

Kadın daha uzun süreli olan bağlanma hormonları sayesinde daha sabırlı olup bağlılığını uzun süreli yaşarken erkeğin daha farklı arayış ve keşif için kadını red etmesi bırakması durumlarımda kadın ruhu kırılganlaşır. Erkeğe düşen bu durumlarda gidişine sebep olarak kadının tutum ve davranışlarında eksik göstermek durumlarımdan kaçınıp ve kadının bu süreçte yanında olup destek olursa kadın bu süreci atlatabilir. Yoksa karşılıksız kalan sevgisini farklı alanlarda ‘onay’ bekleyen kendini ispat etmeye çalışan bir süreçle içindeki çatışmayı çözmeye çalışabilir.
Özellikle ‘şifacı’ içgüdüsel yaklaşımıyla yaralı olan benliğini ve aile yarasını iyileştirme gayreti içindeki dişi de bu iyileştirmeyi kendisi yapmaya çalıştıkça yine kendine hayranlık (narsistik) yapıya bürünür. Çünkü aile yarasını veya karşıdakini iyileştiremeyecektir. Bu da ‘yetersizlik duygusu ve yine başarısızlık duygusuna götürür. Bu iyileştirmeyi sadece ‘ilahi olan’ yapabilir kabulü ise bizi en birincil yaramıza taşır. Allah ile bağlantımızın koptuğunun zannı ve Tanrı beni neden terk etti sorusu ve yarası ile yüzleşme. Kaynak ile Allah içinde uyum içinde olmamanın keşfi ruhun karanlık gecesi olarak adlandırılan ve içimizdeki yaralı hayvanın ortaya çıktığı ve nefreti, utancı her hücremizde hissettiğimiz andır. Bu durum bir sarsıntı ile ortaya çıktığından bu hayvanın saldırganlığının altında derin bir incinmişlik, derin bir üzüntü, ve derin bir ümitsizlik yatar.

Aslında Allah benden neden yüz çevirdi sorunuza aslında yüz çevirenin siz olduğunuzu anladığınızda gönül gerçek dönüşünü sağlayabilir. (Hz. Yunus’un balığın karnında karanlıkta kalması ve sonundaki Allah’ın her şeyden münezzeh olduğunu kavrayışıyla nefsine yaptığı zulmü fark edilmesi). Bu aşamada tövbe etmiş sahte benliğin ve zihnin zanlarından çıkarak hakiki olana dönmüşsünüzdür. Tövbe sürecinde ikilik yaratan kendi ediminizden tövbe edersiniz. İkilik çözülmüştür (Meyer, Bilal, Faisal, & Khan, 2019).

Yarayı korumak için oluşturulan savunma mekanizmalarından vazgeçilerek, temeldeki benlik, aile yada ilahi oyuğu fark edip yüzleştiğimizde, bir ilahi niteliğin içerimize girmesine izin vermiş oluruz. Bu ilahi nitelik eksik olan sevgi, zeka, öz değer, irade gibi niteliğimizi onarmaya iyileştirmeye başlar. Bu ilahi nitelik çerçevesinde anne, baba çocuk gibi bir ilişki yapısı da etkinleşir. Böylelikle ilişkiler aracılığıyla yaptığı yansıtmalar görülerek vazgeçebilir. Uyandırılması gereken ya da sahiplenilmesi gereken ilahi bağışlayıcılık, affedicilik, gibi ilahi sistemle birebir bir bağlantı kurulması gerekmektedir. Şifa ancak kaynak ile doğrudan bağlantı ile gelir.

Şifa yani şefaat Allah’ın zatından ile olan bağlantının varlığı sadece ‘gerçek sevgi’ ile tasvir edilebilir. Gerçek sevgi ise bu dünyada her ne kadar en yakın anne-çocuk ilişkisinde görülse de eril ve dişinin gerçek sevgisinde koşulsuz her şeyi kabul ediş değil ‘bir’ lik kendi merkezlerini koruyarak ilahi sevgiye bağlanabilme süreci yatar (Dr. Gilbert, 2023). Dünya hayatını yönlendirme de liderlik eril de merkezleşebilirken, dişide ilahi sezgisel liderlik merkezdedir.

Bir’liktelikler